Düşüncelerim soğukkanlıydı. Ama bu durum bir süre sonra
geçti. Ya serabı kaçırdıysa… şirketin açılmasını bekledim. Sonra da gelen ilk
kişiden zorla da olsa serabın adresini ve telefonunu aldım. Serap adresini asla
vermezdi. Telefonu bir iki çalıştan sonra açıldı. Yoldaymış geliyormuş.
Bekledim. Onu gördüğümde gözyaşları içindeydi. Sarıldı bana… tesellilerden
sonra soru sorma sırası bana geldi.
Dün neredeydin dedim ilk aklıma gelen buydu. Buradaydım
sonra çıktım dedi. Eve gitmiş. Bülent alacaktı beni akşam yemeği için.
Hazırlandım.
Bülent! Elbette. Ama sırası değil. Her şeyi açıklamıştı bir
iki cümle ile. Daha fazlasını duymak istemedim. Tamam dedim. Gel ifadeni
alsınlar.
Oradan hızla ayrıldım… yapacağım bir şey yoktu. Müdürüm
aradı. Neredesin oğlum?
Müdürüm olay yerinden
ayrıldım.
Niye?
Bu benim davam değil.
Hayır öyle…
ama müdürüm.
Bak olayın gelişiminden o gibi duruyor. Onu senden iyi kimse
tanımıyor, hadi evladım.
Ben neden bu dünyaya
geldim diye düşündüm. Peki müdürüm dedim.
Leylayı sevmezdim. Ama bu farklı… kimse benim hayatımdaki
birisine el uzatamaz. Hele ki benim gibi bir kadın cinayetlerini takıntı yapmış
birisinin. Bir yerden başlamam gerekiyordu. O şirket beni sinirlendirdi birden.
Kızın önüne bırakıldığı serabın çalıştığı şirket… kesin bir iş vardı orada.
Atladım aracıma ofisin yolunu tuttum. Canım sıkıldığında oyun oynarım ve bu
oyun ölümcül olur.
Etrafıma ekibimi topladım. Onlarla dertleşmekti niyetim. Sonra
bir soru cevaba döndü iş. Olanları birer birer anlattım. Leylayı da anlattım. Ve
şu alçıpan şirketini araştırın bir bakalım dedim. Kendimde eski dosyayı buldum
okudum. Hiçbir şeyi unutmamışım. Sonra serabı görür gibi oldum. Bir an düş
görüyorum sandım. Ama değildi. Cinayeti soruşturan dedektif bendim serabın
benimle konuşması gerekiyordu. Geldi… bu defa koruyamadın. Dedi.
Canım zaten yanıyor bir de sen yakma lütfen dedim.
Haklısın dedi.
Siz dedim o şirket… kim onlar ve siz ne iş yapıyorsunuz?
Şirket aile şirketimiz. Dayım kurdu şirketi. Sonradan tüm
aile işin içine girdi. Bende aslında orada sorumlu yöneticiyim.
Oranın çalışanı değilsin oranın sahibisin yani.
Gözlerini kaçırdı öyle dedi.
Peki sekreterlik? O da mı yalandı.
Değildi ama mesleğim sekreterlik değil.
Öyle mi? ne peki?
Makine mühendisiyim.
Ahh bu çok iyi oldu… peki serap hanım söyler misin bana o
şirkette neler yapılıyor?
Alçıpan ve heykel işleri. Alçıpandan heykeller yapıyoruz. Kalıplarımız
var ve bu kalıplardan seri üretim yapan bir atölyemiz var. Heykellerin dışında
başka işlerimizde var.
Dur tahmin edeyim heykeller genelde kadın heykelleri değil
mi?
Evet aynen öyle…
Kalıplar var dedin. Bu kalıpları kim yapıyor peki?
Genelde dayım ilgileniyor o işlerle. Ben sadece seri
üretimden sorumlu şefim.
Peki.
Aklıma başka soru gelmiyordu. Onu göndermek en akıllıca
olanıydı. Bana söylenen yalanları hazmetmem ve ondan nefret etmemem
gerekiyordu. Bence en zoru buydu.
Aklına başka bir şey gelirse beni ara. Dedim.
Dedektifçilik oynama benimle dedi. Kim yapmış bunu ? o mu?
Sinirden bir an bir şey diyemedim. Sonra sakinleştim. Oyunlara
sen başladın diye karşılık verdim. Şimdi benimle oyun oynamaması gereken kişi
sensin. Bana yalan söylediğini anlarsam seni mahkemeye çıkarırım. Burası gerçek
bir polis merkezi bende gerçek bir polisim. Bunu sakın unutmayın serap hanım…
Yorumlar
Yorum Gönder